25 Mart 2017 Cumartesi

Ben Bugünlerde#16

Merhabalar efenim,ben geldim:)
Yazmayı planlayıp planlayıp geri adım attığım bir zamandan sonra-mevsim geçişleri deyip susuyorum:D-çok uzatmadan tadında bırakabileceğim bir post yazmak için kollarımı sıvadım.
Çok sevdiğim başlığın- ki genel manada neler yaptığımı göz atmada çok yardımcı oluyorlar -altından sizleri selamlıyorum,nasılsınız:)

Üniversitenin en çok zorlandığım yılını yaşıyorum sanırım,dersleri takip etmeye çalışırken bir yandan da konuları yetiştiremeyip stresten iyice bırakıyorum, sonra kendimi toparlayayım derken hocanın alıp başını gittiğini fark edince yine stres oluyorum:DPlan yapmadan çalışamayan bir insan olduğum için bir saatimi plan yapıp konuları günlere böldükten sonra ''çok yoruldum mola vereyim biraz'' deyip üç saat kadar dinlenmeye geçiyorum.Umarım bu yılı sağ salim atlatabilirim:DDua ederseniz çok müteşekkir olurum:)
Mevsim değişikliğinde her zaman olduğu gibi elimi attığım her işi yarım bırakırken çok az kitap okuyabildiğimi üzülerek söylüyorum.Başladığım kitapların devamını getiremediğim bir süreçten geçerken uzun zamandır okuduğum ennn güzel iki kitabı sizinle paylaşayım..
İçimdeki Müzik
Önceki kitap alışverişi postumda bu kitaptan yüzeysel olarak bahsetmiştim.11 yaşındaki Melody'nin ağzından anlatılan kitabın beni etkileyeceğini tahmin ediyordum ama can evimden vuracağını düşünememiştim.O kadar temiz,yalın bir şekilde ele alınmış ki..
Kendi içinde kısılıp kalmış ve kelimeler içinde dans ederken tek kelime edemeyen bir kız çocuğu..
Sadece ''normal'' olmak  ve sıradan konulardan dış görünüşüne takılıp kalmayan insanlarla sohbet etmek isteyen bir kız çocuğu..
Kitapta beni etkilemeyen tek yer yok ama asıl sarsan şey şunu fark etmem oldu: Eğer beyin felci geçirmiş birini görüyorsam onu aynı zamanda zihinsel olarak da engelli gibi düşündüğümdü.
Bunu fark etmek çok acıydı..
Çünkü yolda,kalabalıkta kısacası herhangi bir yerde herkes gibi olmayan -tabiri caizse farklı olan insanlara dikilen bakışlardan ve arkasından fısıldaşarak konuşanlardan nefret ediyorum.Böyle tipler ciddi manada midemi kaldırıyorlar.Sadece kendi içimde -dışarıya vurmamış dahi olsam böyle düşündüğümü fark etmem şok geçirmeme neden oldu.Hele ki Melody kitapta anne ve babasına değil de kendiyle ilgili konularda kendi ile konuşan insanlara o kadar dikkat ediyordu ki..Bunu sahiden yapıyor muyuz diye düşündüm..Bunu birine nasıl yapabiliriz?!
Bu kitabı mutlaka ama mutlaka okuyun,size çok şey katacağına eminim.
Ve sizden bir ricam daha olacak konudan bahsediyorken,lütfen ama lütfen herkes gibi görünmedikleri için ''normal'' -sahi normal ne?-kalıba koyulmayan insanlara da diğerlerine davrandığınız gibi davranın.Kimse ama kimse ,kendi elinde olmayan sebeplerle yargılanmayı hak etmiyor..
***
Herkes kendini ifade etmek için kelimeleri kullanıyordu.Ben hariç.Ve eminim ki tüm bu insanlar kelimelerin gücünün farkında değildi.Oysa ben farkındaydım.
*
Düşüncelerin kelimelere ihtiyacı vardır.Kelimelerin de sese..


İkinci olarak da daha önce hiç rastlamadığım kitabın isminin içimi sızlatmasıyla arka kapağını dahi okumadan edindiğim En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın'dan bahsetmek istiyorum.
Olay,İstanbul'da üst sınıftan bir ailenin akşam yemeği sırasında geçiyor.Masadaki karakterlerin, evin,evdeki eşyaların ağzından bir aileyi dinliyoruz.Onların düşüncelerini,birbirleri hakkındaki düşüncelerini,eşyalarda yatan anıları ve yılları..Bir aileyi aile yapan ne varsa hepsini kısacası.
O kadar şiirsel,özenilerek yazılmış bir kitap  büyülendim!
Yazarların karakter geçişlerini net yapamamaları yada farklı karakterleri okurken aynı kişinin ağzından yazılmış olduğu belli olması beni çok rahatsız eden bir durum.Bir karakterden diğerine geçerken çok zorlanıyorum bu tip yapıtlarda.Ama bu kitapta,bu muazzam kitapta  net karakter geçişleri sayesinde bölümlerde asla zorlanmadım ve sanki tüm evi,masadaki herkesi tek tek dolaşmış gibi hissettim.Büyük bir ailenin birbirinden farklı düşünceleri-zıtlaşmaları-farklılıkları-acıları o denli güzel anlatılmış ki..Bu kitabı okuyun ya!Mutlaka ama mutlaka okuyun!
***
Halbuki geçmişin öyküsü tektir.Mühim olan öyküyü kimin ağzından dinlediğimiz.Her öykücü gerçeğe feleğini şaşırtır.Ne hikmetse,yine de gerçektir,her öykücünün anlattığı..
*
Acıyı ancak kendinden bulursun.Acı kimseye verilmez,kimseden alınmaz.Acıyı paylaşmak için aşık olmak gerekir.İnsan aşık olduğu insanı acıtabilir yalnızca.
*
Bal isterdi ki cümle alemin gözü önünde yangınlar çıkaralım.Bense aramıza insanları konduramazdım..
 Bu iki kitabı okuyun ,okuduktan sonra da lütfen benimle düşüncelerinizi paylaşın:))
Filmler için ayrı bir yazı yazmayı düşünsem de beni çok etkileyen bir ikisinden bahsetmeden geçemeyeceğim.-yoksa çoook uzun bir post olacak bu:D-

Fantastik Canavarlar Nelerdi, Nerelerde Bulunur
Enn sevdiğim film serisi tartışmasız Harry Potter serisi.Sınav dönemlerinde tüm seriyi tek tek izleyen biriyim ve çoğu filminde ağladım,-Harry'nin durumu beni fazla duygulandırıyor-.ama hepsinden ziyade oluşturulan o dünya,Hogwarts,dersler,Diagon Yolu.. beni büyülüyor!Kitaplarını ortaokulda su gibi okumuştum ve yeniden okumaya başladım yavaştan.Allahım ne müthiş bir seri!!.Lafı yine çok uzattım ehehe^^ 
Kısacası Harry Potter'ı özleyenler için harika,eğlenceli bir film!!
Amerika'daki büyücüleri anlatan ufacık da olsa bir kısmında Dumbledore'un isminin geçtiği,fantastik canavarlara-isminden de anlaşıldığı üzere-bolcaaa yer verildiği ve en önemlisi çok tatlı karakterlerin oluşturulduğu bir yapımdı.Ana karakteri oynayan Eddie Redmayne , Harry Potter hayranıymış ve karakterini o kadar güzel oluşturmuştu ki film başladığı anda Scamander-Eddie Redmayne-'in karakterini anlıyorsunuz.(Karakterlerle ilgili asıl süpriz filmin sonunda-kesinlikle söylemem izleyin:D-)
-Büyünün adını bilmiyorum ama en çok asadan şemsiye yapma olayına bayıldım:D-

5 filmlik bir seri olacağı söylenen yapımın ben en çok Harry Potter özlemini bastırmasını sevdim,hele ki filmi açtığınız anda çalan fon beni benden aldı,eski zamanlara geri döndüm sanki..
Sevdiğim karakterler Jacob Kawolski ve Queenie Goldstein oldu.Bir kere aşırı tatlılardı ve çok saflardı:DQueenie,sihir bakanlığında çalışan zihnebendar-insanların düşüncelerini okuyabilen- bir cadı.
Jacob ise- hepimiz gibi:D- bir muggle.Saf,iyiniyetli ve tüm isteği kendi pastanesini açmak.Sihre inanması biraz uzun sürse de tepkileriyle o denli içimizden biriydi ki!
Fantastik sevenler en önemlisi Harry Potter'ı özleyenler için oldukça iyi bir girişi filmi,izleyin izlettirin:)
Lost in Austen
Bu diziyi izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama ben gibi aylarca erteleyenler için artık izleyin diyorum:)
Lost in Austen dizisi, Jane Austen'ın Aşk ve Gurur kitabının bir uyarlanmış mini bir dizi.Uyarlamaları çok sevenler,Jane Austen'a bayılanlar için naçizane önerimdir.
 Kendini bir anda romanın ortasında bulan Amanda etrafında dönen dizide yeni bir Mr.Darcy görme fırsatı yakalıyoruz-en güzeli de bu sanırım:D Elizabeth'in ortadan kaybolmasıyla kitabın akışını korumaya çalışan Amanda'nın tavırları beni baya eğlendirdi:D En çok karakterlerin tahmin ettiğimiz gibi çıkmaması,bazı yerlerin değiştirilmiş olmasını sevdim.Bir fırsat verin deyip bu konuyu burada sonlandırıyorum:)

Son zamanlarda çok beğenerek içtiğim kahveyi de sizinle paylaşmak istedim.Kahve içmeden kendine gelemeyenler derneğinin kıdemli üyesi olarak piyasadaki kahveleri yavaş yavaş  deniyorum.Starbucks'ın filtre kahvelerini oldukça beğendim,Guatemala ise denediklerim arasında en sevdiğim oldu.Zira süt ekleyip yumuşatmama gerek kalmadan içiyorum-süt hazırlamaya benim gibi üşenenler için mükemmel:D-orta içimli,asit düzeyi de çok yüksek olmadığı için keskin bir tadı yok.Filtre kahvenin kafein oranının yüksekliği diğerlerine nazaran daha fazla,bu da yumuşak kıvamlı diğer kahvelerdense özellikle sınav dönemi bu türü daha çok tercih etmeme sebep oluyor.Eğer ki denemediyseniz ve kahveyi gerçekten seviyorsanız önerimdir,tabi ki değişik önerilere de sonuna kadar açığım:)
Son zamanlarda beğenerek dinlediğim şarkıların başında geliyor bu şarkı,dinlemenizi can-ı gönülden önerip bir de youtube sayfası önerisinde bulunmak istiyorum.Eğer dünya müziklerini seviyor ve şimdiye kadar duymadığınız şarkıları dinlemek istiyorsanız bence Dünyadan Sesler-tık tık- sayfasına bir göz atın:)
Mart ve şubatta dinlediğim şarkı isimlerini de buraya yazıyorum benim gibi her ay şarkı listesi düzenleyip de ilk günleri şarkılarla cebelleşenler için:)
Nia-Om
Üstüme Basıp Geçme-Gökhan Kırdar
Yan Benimle-Sıla
Ne Güzel Olur-Nazan Öncel
Yalnız Kullar-Sezen Aksu
Man Amadeh-Am- Googoosh
My Flame-Madina Amin
My All-Mariah Carey
Eleni-Anna Vissi
Fly Me to the Moon-Frank Sinatra
Efta Potiria-Yiannis Kotsiras
Şarkılar Seni Söyler-Müzeyyen Senar
Mahallede Akşamlar-İncesaz
Come Together-The Beatles
Happy Together-The Turtles
(siz de bana sevdiğiniz yada şu sıralar dinlemeden duramadığınız şarkıları yazarsanız sevinirim,malumunuz nisan geliyor:))
*
Bu şiiri duyduğum anda vuruldum, o kadar güzel ve içten ki..Jehan Barbur'u zaten severdim ama şimdiki kadar değil:)



''...olmaz mı?
olmaz mı ben seni severken dondurmacı kuyruğunda
ve üzülsek ikindi vakti
bir arabanın şerit ihlaline,
sundurmada oturan çocuğun üşüyüşüne
balkondaki çamaşır ipinin kısalığına
ve yolların sabunla yıkanamayışına..
ne yani?
toplasak hepsini
senle ben
..biz..
olmaz mı?
sardunyaları sarkıt pencereden 
(b)aşka bir hayat dileyelim,
kimseye el etmeden
ne olur yani?..''

Kendinize iyi bakın,mutlu kalın efenim:)





4 yorum:

  1. çok güzel yazı olmuş emeğine sağlık banada beklerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogunuzu severek takip ediyorum zaten,teşekkürler:)

      Sil
  2. Yemin ederim, bloguma yazıyordum, bu şarkıyı paylaşacaktım.. *-* Bir bağımız olduğunu biliyordum. ! Mükemmel değil mi sözleri... Bana fotoğraf çekmeyi öğretsene. Her şeyiyle sevdiğim blog sahibesi, dualarım seninle. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 'Yaa bu kadar da olmaz'dedim Febrisim dediğini görünce,gönüllerimiz bir demek ki^^Şarkı mükemmel,sözleri mükemmel,her şeyini çok sevdim:))Fotoğraf konusunda yeteneklerim oldukça sınırlı olduğu için de bu iltifatın için de teşekkür ediyorum kuzum:)
      Beni her seferinde gülümseten kız,her zaman mutlu kal,dualarımdasın:))

      Sil