1 Nisan 2016 Cuma

Ben Bugünlerde#14

Merhabalar efendim ben geldim:)
Bahar dönemi çok hızlı geçtiğinden midir nedir yazmaya ancak zaman bulabildim,daha doğrusu kendimi mutlu hissedene kadar beklemek istedim,malum bugünlerde ülkemizde mutlu olmak çok güç..
Hem -maalesef ki-çalışmak zorunda kaldığım onca ders yüzünden hem de çok güzel güneş aldığı için günlerimin çoğunluğu bir masa başında geçiyor.Bu postta da istedim ki sizlerle o masanın nasıl şekilden şekile girip girip toparlandığını,bir şeyle uğraşırken kendimi nasıl kaptırdığımı paylaşayım hem de son zamanlarda okuduğum kitaplardan,izlediğim dizi-filmlerden biraz önerilerde bulunayım:)
''Bir insan dergi okurken ne kadar dağıtabilir ki ortalığı'' demeyin,yazıdan post-it almak için başımı kaldırıp da etrafa bakındığımda vaziyet buydu.:D
Tabiki kendimden utanıp hemen şöyle bir topladım fotoğrafı çektikten sonra:))
Ders çalışırken kendimden geçiyorum sanırım yoksa bu dağınıklıkta dikkatimi toplamanın imkanı yok-ki dağınık odada bile ders çalışamayan bir insanım normalde:D- biri hocama gidip ne kadaaaar aşkla şevkle çalıştığımı anlatabilir mi,zira dersinden geçmem için çok yüksek bir not almam şart da:D
Bu kitapla çektiğim fotoğraflardan bir albüm oluşturabilirim zira kitap 1200 sayfalık bir ders kitabı ve bitmek bilmiyor arkadaşım, bitmek bil-mi-yorrr!! Hocamız da- iki gözüm -işledikçe işliyor,haftada 200 sayfa civarı yeni konu ekleniyor üzerine.
Dualarınızdan biraz da bana ayırırsanız çok müteşekkir olurum efenim:))
Masa-çalışma dedik içim sıkıldı.yazmadığım süre boyunca bol bol kitap okudum ,film izledim kendimce beğendiklerimden sizinle paylaşacaklarım var,diyeyim de neşelenelim azıcık:))
((Uzun bir liste olduğu için birkaçının sadece ismini vereceğim))

-Rosie Projesi
Yazarı:Graeme Sımsıon
Yayınevi:Pegasus
Sayfa sayısı:343
Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısı her şeyi özetlese de ben şunu eklemeden geçemeyeceğim,Bill Gates'in arkadaşlarına hediye ettiği bir kitaptan bahsediyoruz buradaaa!!:D 
...
''Dahi genetik profesörü Dan.Onun daha önce hiç kız arkadaşı olmamıştır.-Adamın 3 arkadaşı vardı ne sevgilisinden bahsediyoruz:D-
Bu yüzden sayısal verilere güvenen bir bilim insanı olarak kendisine en uygun kişiyi bulmak için kriterler belirleyip Eş Projesini geliştirmiştir.
On altı sayfalık testteki kriterlere bakılacak olursa bu kişinin bir barmen,sigara ve alkol tiryakisi,dağınık ve hiçbir buluşmaya vaktinde gelmeyen bir kadın olması imkansızdır.
Ve Rosie..Yukarıda sayılan eleme kriterlerinin hepsi onda mevcuttur.''
...
Olay örgüsü hem  komik hem de o kadar güzel tasarlanmıştı ki hikayenin içinde kendinizi kaybetmeniz işten bile değil.Aşkı izlediği filmlerle anlamaya çalışan bir adam ve karşısında biyolojik babasını bulmak için her şeyi göze almış bir kadın.
Okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim!:)
-Satranç
Yazarı:Stefan Zweig
Yayınevi:Can 
Sayfa sayısı:70
Bu kitaptan nasıl bahsetmeli şimdi?... 70 sayfalık bir uzun öykü olduğuyla başlayıp şöyle devam edeyim en iyisi: 70 sayfada beni bu kadar saran ve etkileyen bir hikaye okumamıştım sanırım.
Yazarın akıcı ve yıllara meydan okuyan anlatımı,satrancın çocukluğumu hatırlatması..
Daha da ilginci yazarınbu kitabı yazdıktan sonra 1942'de Brezilya'da karısıyla beraber intihar etmesi..
Arka kapağında da dediği gibi 'sanki kitapla bir veda mektubu bırakmış arkasında..' Kitabın içeriğinde de yazarın yaşadığı buhranı -belki de gerçeklerle yüzleşmesini- buluyorsunuz.
Konusundan bahsedersek:
Dr.B'nin delirmemek için okumaya başladığı bir satranç kitabıyla bir anda tüm hayatının değişmesini ve neticesinde beyin hummasına yakalanmasını anlatıyor kitap.
Aslında, satranç Dr.B'nin hayatını kurtarmakla beraber, onu belki de bir daha asla oynamaması gereken bir oyunda dahi haline getirmiştir.Hikayesini onun ağzından okumaksa ancak bu kadar etkileyebilirdi...
1 saat gibi kısa bir zamanda,belki bir yolculukta yada birini beklerken dahi bitirebileceğiniz bir kitap ve zamanı bu kitaba ayırmaya kesinlikle değer.

Diğer kitapların sadece ismini vereyim ve hepsinin birbirinden güzel olduğunu söyleyeyim,herhangi birini alsanız pişman olmazsınız fikrimce:)
-Cadı Avcısı
-Bir Artı Bir
-Benim Uzak Yıldızım
-Frida Kahlo Aşk ve Acı

O kadar çok film izledim ki hangisini anlatayım bilemedim:D


-Kocan Kadar Konuş Diriliş
şu filmin ismini duyduğum anda bile tekrar izlemek istiyorum :D Türk yapımlarının romantik komedi kategorisinde birincilik için yarışır fikrimce..
Hem güzel replikleri-kitaptan uyarlanmasının faydası su götürmez bir gerçek-

hem de iki tatlı oyuncunun başrolleri paylaşması sayesinde-Murat Yıldırım/Ezgi Mola-
tadından  yenmeyecek iki saat geçirtti bana.

Kocan Kadar Konuş filminin ikinci kısmını yani Efsunla -ki kendisi kitaptan karakterle konuşup evlenme delisi ailesine söz geçirmeye çalışmayı çoktan bırakmış hanım hanımcık kızımızdır.-onun lise aşkı Sinan'ın-ki belalı bir babannesi var:D- evlenmeye çalışmalarını anlatıyor.Çalışmalarını diyorum çünkü işler hiç de tahmin ettikleri gibi gelişmiyor:D İzleyin,gülün,çıtır bir film:))-Yönetmeni Kıvanç Baruönü aynı zamanda Patron Mutlu Son İstiyor'un da yönetmeni.Bu adamın filmleri izlenir der susarım:D-
Room-Gizli Dünya
Dram ve gerilim filmleri kategorisinde dehşet ve şaşkınlıkla izlediğim, ağlamamak için direndiğim en iyi 
  yapımlardandı.
Başroldeki Brie Lerson, Oscar en iyi kadın oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ederek aldı diyorum ve konusuna geçiyorum.
Jack ve annesi küçük,penceresi tavana bakan bir odada yaşamaktadırlar.Mutfakları,yatakları,küvetleri,televizyonları aynı odanın içindedir.En garibi ve korkuncu da Jack'in tüm dünyayı bu odadan ibaret zannetmesidir.
Film aslında annesinin ona gerçekleri söylediği ve kaçış planı hazırladıkları zaman başlar.
Bir çocuk gerçek dünyayı beş yaşında keşfetmeye başlarsa neler olur?..
...
Jack dünyayı kendince öyle güzel tasvir ediyor ki , gözlerim dolu dolu gülümserken buldum kendimi..
Aslında çok şanslıyız,başımızın üstünde bir gökyüzü ve koşabildiğimiz,yürüyebildiğimiz,nefes alabildiğimiz metrekarelerce alanımız var... 
Bu film attığım bana her adıma,içime çektiğim her temiz havaya şükretmeyi öğretti.Zira ben de ''bir oda''nın içine mahkum olabilirdim..
İzleyin,hiç değilse elimizdekilerin kıymetini yeniden anlayabilmek adına bir şans verin..
***
Birkaç tane de film önereyim bunlar dışında:
-Solace
-Spotlight
-Şahane Hayat
-Aşka Özgürlük

*Eğer ismini paylaştığım kitap yada filmlerden  konusunu/içeriğini merak ettiğiniz olursa sorabilirsiniz,elimden geldiğince sorularınızı cevaplamaya çalışırım:)
Kendinize iyi bakın,mutlu kalın.. :)









4 yorum:

  1. Özlemişim ne zamandır böyle bir post okumayı. Bende ders çalışırken dağıtanlardım ama inan ki bu durum benim nedense çok hoşuma gidiyor. Dağınıklığı sevmem ama derse yada kitap okumaya kaptırınca... Çok uzattım :) Eline Emeğine Sağlık :)
    http://benimsevimlidunyam.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dağınıklıktan ziyade kaptırmak çok hoş gerçekten de benim için:) Yorumunuz için teşekkür ederim,mutlu kalın..

      Sil
  2. Bloğumda ödüllü keşif etkinliği ayrıca bir de çekiliş var beklerim

    YanıtlaSil